ÖLÜM SARHOŞLUĞU

Allah (C.C.) çocuğun dünya hayatındaki günleri dolup vefat ettirinceye kadar ona dünyada ikamet süresi verir.

Ona rızkını takdir eyler.

Dünyevî ölümü yaklaştığı vakit onun üzerine dört melek iner.

Bir melek onu sağ ayağından çeker.

Bir melek onu sol ayağından çeker.

Bir melek onu sağ elinden çeker.

Bir melek onu sol elinden çeker.

Belki de meleklerin gelmesinden ve kendi amelinin hakikatim getirmesinden önce melekût aleminin sırlarından bir kısmı ölüye malûm olur!

Eğer lisanı pürüzsüz konuşuyorsa onların varlığıyla konuşacak ve belkide gördüğü şey sebebiyle sözü kendi nefsine iade edecektir.

O vakit zanneder ki, bu iş, şeytanın işindendir!

Sonra sakinleşir. Ta ki lisanı gerçekleri anlar.

Onlar, parmak uçlarına varıncaya kadar yeniden bir araya getirilirler.

Nefis, toz topraktan anmr.

Facir bir kimse ise, ruhu rutubetli şeylerde bir-leşerek biraz çamurlaşır.

Şeriat sahibi Resûlüllah (S.A.V.) Efendimizin anlattığına göre ölü zanneder ki, kamı diken ile dolmuştur ve sanki bir iğnenin deliğinden çıkacak gibidir!

Onun nezdinde sanki gökyüzü, yere yapışacak hale gelmiştir ve o da sanki ikisinin arasında kalmıştır.

Bu sebeple Hz. Kâ’b (R.A.)’a ölümden sorulduğu vakit şu cevabı vermiştir:

“Sanki bir diken dalı gibi insanın içine batırılmıştır da insan, bütün gücü ile onu çekmektedir!

Ondan kopan kopar, kalan kalır.”

Resûlüllah (S.A.V.) efendimiz de şöyle buyurmuştur:

“Ölüm sarhoşluklarından bir sarhoşluk vardır ki, kılıçla üçyüz darbeden daha şiddetlidir.” (Bkz. Buhari- Meğazi 83, Rikak 42)

O anda cesedi sırılsıklam terler,

Gözleri baygınlaşır,

Kaburga kemikleri kabarır,

Soluğu artar ve rengi sararır.